ERGENEKON VE RTÜK

Türkiye’nin gündemini sarsan Ergenekon skandalında artık son noktaya geliniyor. 13 aylık yoğun uğraşlardan, ertelemelerden, 50 ye yakın kişinin tutuklanmasından, bir kişinin ölümünden, bazılarının ise rahatsızlıklarından sonra nihayet iddianame mahkemeye sevk edilebildi.

Savcıların suçlamaları çok ağır. Bu suçlamaların her biri ayrı ayrı tartışma konusu olabilecek nitelikte ama ben sadece bir kaçı üzerinde durmak istiyorum.

Ergenekon TertibiSavcıların iddiasına göre ortada 48’i tutuklu 38’i tutuksuz 86 şüphelinin ifadeleri doğrultusunda “Ergenekon” adlı bir terör örgütü varmış. İddianame ile ilgili açıklamada, “Bu örgüt ismi savcılar tarafından konulmadı. Bu isim, örgütü kurmakla suçlananlar tarafından verilmiştir.” deniyor.

“Örgütü kurmakla suçlananlar” diyerek 86 kişinin tamamı zan altında bırakılıyor. Ya bunlardan biri beraat ederse sayın savcı? O zaman ne diyeceksiniz acaba? Toplumun karşısına çıkıp özür dileyebilecek misiniz acaba?

Geçelim Danıştay Saldırısı ve Cumhuriyet Gazetesi’nin bombalanması olaylarına. Tayyip bey buyurmuşlar, hatta sanki özel sipariş vermişlerdi hatırlarsanız. Bu sütunlarda o günlerde Başbakan’ın bu yönlendirmesine de dikkat çekmiştik. Ancak savcılar, Alparslan Aslan denilen katilin davasını sonuçlandıran Ankara’daki mahkemeye pek de itibar etmemişler. Demek ki Ankara’daki mahkeme yanlış yapmış ve sözde Ergenekon Terör Örgütü’nü bu saldırı ile irtibatlandıramamış.

“Mazlum” Türkiye Cumhuriyeti hükümetini yani AKP Hükümeti’ni cebir ve şiddet kullanarak ortadan kaldırmak veya görev yapmasını engellemeye teşebbüs gibi suçlamalar da 13 aylık iddianamede yer alıyor.

Açıklamada belirtilmedi ama Cumhuriyet mitingleri de anlaşılan suç sayılacak. Çünkü halkı kışkırtmak isyana teşvik etmek gibi suçlamalar da var. Eğer bu mitingler kastedilmiyorsa, halk nasıl isyana teşvik edildi merak ediyorum doğrusu.

Suçlamalardan biri de “devletin güvenliğine ilişkin gizli belgeleri temin etmek, kişisel verileri kaydetmek” diye ifade ediliyor. Acaba kim bu suçu işlemiş olabilir diye düşünüyorum da bir türlü aklımı erdiremiyorum. Yavuz hırsıza döndü sanki bu mesele.

Son olarak da ilginç bir suçlama da “askeri itaatsizliğe teşvik”. Eğer iddianame mahkeme tarafından kabul edilirse sorulması gereken soru şu olacak; “Askeri itaatsizliğe teşvik suçu için kim görgü tanığı olarak dinlenecek?”

Hilmi bey mi acaba? Yoksa Çalık’ların memurlarının babası mı? Ne var ki iki isim de iddianamede yer almıyor. Biraz ilginç değil mi sizce de?

“Büyük Balık” meselesini de atlamamak lazım. Avrupalı “denetçilerin” bu yöndeki talimatı(!) da kesindir. Tayyip bey de her halde bu talimatı görmezden gelemeyecektir. Büyük balığın yakalanması çok önemli. Zira ortada 86 kişinin oluşturduğu bir “örgüt” var ama bu örgütün başı yok! Nerede bu örgütün başı sayın savcılar nerede? Yoksa emekli olmasını beklediğiniz birileri mi var yine?

Örgüt dedik, aklıma geldi. Biz örgütün varlığını bugün resmen savcıların hazırladığı iddianameden duyduk. Peki, RTÜK’ün başı, Tayyip’in borazanı Kanal 7’nin eski Ankara ve “Washington” temsilcisi Zahit efendi nereden öğrenmiş olabilir?

Bakınız aşağıda 10 Temmuz tarihli RTÜK Basın Bildirisi’nden bir bölüm var.

“Ümraniye’de ele geçirilen bombalarla alakalı olarak yapılan çalışmalar sonucu ortaya çıkarılan ERGENEKON terör örgütü ile ilgili olarak 10. Ceza Mahkemesinin 15.06.2007 tarihli Kısıtlama (Gizlilik) Kararı ve İstanbul 9 nolu Ağır Ceza Mahkemesi’nin 21.06.2007 tarihli Yayın Yapma Yasağı Kararları alınmıştır.”

Radyo ve TV’lere, sahip olduğu yüksek lisans derecesi ile akıl vermeye kalkışan ilahiyatçı Zahit efendi, hakkında resmi karar çıkmamış olan bir dava ile ilgili “ortaya çıkarılan ERGENEKON terör örgütü” diyerek alenen ahkâm kesmekte. Hatta aynı açıklamada Zekeriya Öz’ün uyarılarını ve yayınları dikkatle takip ettiklerini falan da belirtiyor. Ama her ne hikmet ise, yandaş medyaya, yaptıkları türlü rezilliklere rağmen en ufak bir ceza kesilmemiş. Hatırlatma, hatırlatma… Başka bir şey yok… Bildirinin son bölümü ise mizah dergisinden alıntılanmış gibi;

“…Son zamanlarda soruşturma ile ilgili olarak artan yayınların kamu düzeni, kamu güvenliği, yargı gücünün otorite ve tarafsızlığının korunması ve soruşturmanın amacından saptırılmaması, soruşturmaya konu kişi ve kurumların yargı kararı kesinleşmeden kamuoyunda yanlış anlaşılmalara sebebiyet verilmemesi amacıyla alınan yayın yapma yasağına uyulması konusunda tüm görsel ve işitsel yayınların incelemelerini ve değerlendirmelerini titizlikle sürdürmektedir.”

Kamuoyunun ve ilgililerin dikkatine ben de sunarım sayın başkan…

Hakan Cem Işıklar