Bir haber var televizyonlarda; “Heşt TV Geliyor!” diye. Dalga geçer gibi.
Hele ATV yani Çalıklar’ın televizyonu ballandıra ballandıra anlatıyor ki, hayret etmemek mümkün değil. Madem o kadar heveslisiniz siz neden sözde Kürtçe yayın yapmıyorsunuz?
Abdullah Gül kardeşimizin(!) “Kürt Açılımı” kadar mühim bir mesele bu.
Çankaya Köşkü’nde kurulup ahkâm kesmeye muktedir olan zat-ı muhteremin ağzından dökülen incilerin pek üzerinde duran olmadı. Varsın olmasın zaten alıştık.
Aynı kardeşimiz, terör örgütü PKK’nın çok saygıdeğer(!) temsilcilerinin ayağına pazarlık için yakın dostları Fethullahçı Uluslararası Tolerans Vakfı temsilcilerini göndermemiş miydi? Bunlar, gözlerimizin önünde DTP’li terör yardakçıları ve bölücü peşmerge elebaşı Barzani denen soysuzun akrabaları ile el sıkışıp PKK’lı itlerle protokol imzalamadılar mı? Yoksa biz mi yanlış hatırlıyoruz?
İşte bunların bile artık normalmiş gibi takdim edildiği şu günlerde Heşt TV’nin de devlet eliyle yayına sokulmasına neden karşı çıkalım ki?
Efendim bilmediğimiz o kadar çok şey varmış ki meğer öğreniyoruz bu iktidar ve yandaşları sayesinde.
İstanbul Malta Köşkü’nde “Kürt aydınları” ile bir araya gelen TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin, sözde Kürtçe kanal Heşt TV ile ilgili destek istemiş. Şahin efendi, kurulacak kanalda devletin resmi ideolojisinin propagandasını yapmayacaklarını da belirterek, kendilerine yardımcı olunmasını istemiş.
Toplantıya katılan isimler de pek ilginç görünüyor. Ali Bulaç, Derya Sazak, Nilüfer Akbal, Seher Dilovan, Orhan Miroğlu, Ümit Fırat, Muhsin Kızılkaya, Nuri Sesigüzel, Yılmaz Ensaroğlu, Süleyman Çevik, Ferzande Kaya, Fırat Başkale, Fehmi Koru, Bejan Matur, Ahmet Güneştekin, Gani Rüzgar Şavata…
Kim, kimi, nasıl ve ne hakla temsil ediyor belli değil tabii. Üstüne üstlük Şahin efendi kendisinin Kürt olması durumunda bu kanalın kendisine kurdurulmayacağını da sözlerine ekliyor her nedense. Her tarafta ön yargı ve sıkıntılar olduğunu, bunu aşmaya çalıştıklarını iddia eden TRT Genel Müdürü, Başbakan ve Cumhurbaşkanı’nın da projeye kendileri gibi baktığını anlatıyor.
Bu da yetmiyor, sözde Kürtçe dili ile yayın için TRT yönetiminin sözde Kürt Enstitüsü’nün kapısını çalıp çeviri hizmeti satın almak istediği de muhtelif iddialar arasında.
TRT’nin Kürtçe yayınlar koordinatörlüğüne özenle seçilen Sinan İlhan da ilginç bir tip.
Arap Dili ve Edebiyatı Bölümü mezunu olan Şanlıurfa doğumlu İlhan, İslam ve sanat tarihi üzerine doktora da yapmış. 80’lerin sonunda Dışişleri’ne girdikten sonra istihbarat dairesinde ilerleyen yıllarda da Irak Özel Temsilciliği’nde istihbarattan sorumlu olarak görev yapmış.
Bu bilgilerin ardından TRT eliyle bölücülüğün nasıl yapılacağının da ipuçlarını da vermiş oluyoruz herhalde…
Dünya literatüründe ciddiye alınacak hiçbir varlığı olmayan uyduruk Kürtçe dilini başımıza taç etmeye kalkışanlar, ülkenin bir bölümünde hala Türkçe konuşmayan/konuşamayan insanlarımızı da iyice teşvik etmiş olmuyor mu böylece?
Bu, tabii işin en hafif yanı.
Verdiğimiz ya da çeşitli vesilelerle bizden toplanan vergiler TRT’ye, dolayısıyla da bu gaflet projesine harcanacak biz de ses çıkarmayacağız. Ne ala memleket. Sonra da utanmadan resmi ideoloji propagandası denip bölücülüğe prim verilecek.
Sabrın da bir sonu var arkadaş…
Aman dikkat edin bu muhteşem projenizin ismini şaşırıp da Heşt yerine “hoşt” demesin sakın vatandaş!
Hakan Cem Işıklar