İspanya’dan gelen adeta talimat gibi açıklama ile ortaya çıkan kahramanlar el ele verdi ve milletin başına bağladığı örtü için anayasa değişikliği yapalım önerisi üzerinde mutabakata varıldı.
Yıllarca teröre karşı kılını kıpırdatmayan, onlarca evladımızın kısa bir süre içinde şehit olması üzerine oluşan kamuoyu baskısı ile “zorla” sınır ötesi harekât yetkisi isteyen ve aldığı yetkiyi de ancak 40 günde askere devreden iktidar, 15 günde türban meselesini halletmeye kalkıştı…
Memleketimin insanı bu numaraları yer mi bilinmez ama hasat toplama sevdasındakilerin ektikleri bu rüzgârı nasıl biçecekleri de aslında yavaş yavaş da ortaya çıkıyor. Bakalım bu hasadın toplanmasını üstlenebilecek bir babayiğit çıkacak mı? Neyse biz de bazıları gibi bu gündemin peşine takılıp gitmeyelim en iyisi, Almanya’da soydaşlarımız cayır cayır yanarken…
Halen bir muamma olan yangın faciasının yankıları sürerken, Alman devletinin de ikiyüzlülüğü tüm açıklığı ile ortaya çıkıyor ama en ufak bir rahatsızlık belirtisi yok! Başbakan kahkahalar atarak, gülücükler dağıtarak geziyor Almanya’da. Kime yaranıyorlar? Ne için yaranıyorlar o bile belli değil! Başbakan’ın bakış açısı farklı ne de olsa. O, sahip olduğu bakış açısı ile Alman devletinin, ülkesinde yaşayan Türklere hangi gözle baktığını göremez. Alman devletinin eli kanlı terör örgütüne nasıl gizliden gizliye destek verdiğini de göremez. Bunları görenler bozguncu olurlar, demokrasi, insan hakları ya da AB düşmanları olabilir onun gözünde. Daha dün Belçika ortaya koydu medeniyetinin çapını. Ama Dışişlerimiz lütfetti kararı temyiz etme imkânı olup olmadığının araştırılacağını duyurdu. Tepki sadece bu. Bu saatten sonra gösterilecek tepkinin ne faydası olacak? o da tartışmalı. Bu ülke bozuntusu devletçik, aylar hatta yıllardır eli kanlı köpeklere zaten barınak oluyordu. Bugüne kadar aklınız neredeydi? Hangi yaptırımı uyguladın? Hangi karşılığı verdin? Koskoca bir hiçten başka? Hatta ve hatta bunlar önümüzdeki günlerde Belçika denilen o sözde ülkenin başkentinden dayatılan 301. Madde ile ilgili “vazifesini” de utanmadan, yüzü bir parça kızarmadan yerine getirmenin gayreti içinde olacak. Hadiselere kişisel olarak bakmanın yararı olmaz. Bu bir haysiyet sorunudur. Ve bu sorun doğrudan Türk halkını bağlar. Bu ülkenin insanını kimsenin küçük düşürmeye ne hakkı ne de haddi vardır. Ama böyle de olmuyor gördüğümüz ve yaşadığımız gibi maalesef. Alman dışişleri bakanı Türkiye’ye geliyor, muadili bizim bakan titrek, ürkek hatta korkak. Adını bile duyunca tüylerinin diken diken olduğu bir kanalın muhabiri soru sormak istiyor Alman bakana. Belli ki pek de hoşlanmayacağı şeyleri hatırlatacak. Ama bizim İçişleri bakanımız, Alman bakandan çok daha rahatsız. Mimikleri ele verdi ruh halini. Peki, ne mi gazetecinin sorusu? Sadece “Alman medyası ETA’yı bir terör örgütü olarak nitelendiriyor ancak neden PKK’yı bir terör örgütü olarak tanımlamıyor?” ve “Almanya PKK’yı yasa dışı ilan etti ve resmen faaliyetlerini yasakladı. Ancak biz şunu görüyoruz buna rağmen bu örgütle bağlantılı sözde dernek ve kuruluşlar faaliyetlerini orada sürdürüyorlar. Niçin bu örgütlerin faaliyetlerine göz yumuluyor hala?”
Bizim bakanı rahatsız eden sorular bunlar? Niye rahatsız oluyor bilmiyoruz. Ancak Alman bakan tüm nezaketi ile yalanlarını ve ikiyüzlülüğünü verdiği cevaplarla ortaya koyuyor. Alman medyasının bu tutumunu inkâr eden , kendi kontrollerindeki devlet televizyonu olan ARD’nin yayınları hiç düşünmüyor ve bizim kontrolümüz söz konusu olamaz” diyor.
İkinci soruya da “delil gerekli” diye karşılık veriyor 70 milyonun gözünün içine bakarak. İşin daha da acı veren yanı Alman bakan bunları söylerken, Beşir Atalay da kafasını sallayarak onaylıyor. İşte devleti idare edenlerin düştüğü durum bu. Almanya’da canların neden yandığını bunlar mı takip edecek? İkinci bir Solingen olayı ile karşılaşırsak hesabını bunlar mı soracak? Bu facianın unutulmaması için anıt dikilmesi bile gündeme gelirken, Alman yetkililer de bunu onaylarken bizim Başbakan ne dese beğenirsiniz peki? “Her yangın faciasının ardından bir anıt dikersek ülkeler anıtlardan geçilmez. Bu tür olayları anıtlaştırmak yanlış.”
Türkiye, işte bu sözleri söyleyen sizinle ne kadar “gurur” duysa az bile. Terörle mücadeleymiş, Vakıflar Yasasıymış, ekonomik kriz kapıdaymış, enerji politikaları iflas etmiş, elektriğe, ekmeğe yeni zamlar gelecekmiş, İran gazı kesmiş, İstanbul’da ruhsatsız işyeri patlamış ve insanlar ölmüş, tersanelerde ayda 2 işçi iş kazalarına kurban gitmiş kimin umurunda? Ne de olsa türbanı çözüyorsunuz. Bakalım, çözdüğünüz bu türbanı, daha sonra nereye bağlayacaksanız?
Hakan Cem Işıklar
supreme
Kasım 21, 2023My spouse and i got satisfied that Emmanuel managed to round up his survey through your ideas he acquired while using the site. It’s not at all simplistic just to happen to be releasing facts which usually other folks could have been selling. So we remember we now have the blog owner to give thanks to because of that. Most of the explanations you have made, the simple site navigation, the friendships you will aid to engender – it’s many extraordinary, and it’s leading our son and our family know that that theme is enjoyable, and that’s truly vital. Many thanks for all the pieces!